29. ONLİNE TABLO MÜZAYEDESİ 20 EYLÜL 2024 saat 21:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz.
21:02 itibariyle canlı müzayedemiz başlayacaktır.
Komisyon Oranı: % 10
ÜRÜNLERE %20 KATMA DEĞER VERGİSİ EKLENECEKTİR!!!
NOT: PEY SİLME, SATIŞ İPTALİ, CAYMA HAKKI veya ALIMDAN VAZGEÇME söz konusu değildir. ürünler olduğu hali ile satılmaktadır.
"ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 5 İŞ GÜNÜDÜR
Hüseyin SARTAŞ(1956-)
Tuval üzeri yağlı boya
50x70
Hüseyin SARTAŞ(1956-)
1956 Ankara doğumludur. İlk sergisini 1989 yılında Ankara’da açtı. Resimleri naif çizgidedir.
Resim yapmak onun için bir yaşam biçimi ve hiç ara vermeden çalışmalarını sürdürüyor. İçimizde taşıdığımız düşüncelerimizin, özlemlerimizin, yitirdiğimiz ya da yok ettiğimiz doğal güzelliklerin resimlerini yapıyor ve ‘’ Doğayı anlayabilmek için naifim ‘’ diyor.
İbrahim GÜNDEM(1987-)
Tuval üzeri yağlı boya
70x70
İbrahim GÜNDEM(1987-)
İbrahim Gündem 1987 yılında doğmuştur. Sanatçının sanata olan ilgisi ortaokul döneminde resim öğretmeni tarafından keşfedilmiştir. Sanatçının sanat ile buluşması atık malzeme olan karton (koli) üzerine yaptığı resimler ile başlamıştır. Sanatçının içinde bulunduğu ekonomik sıkıntı ve yoksulluk onu bu yola yönlendirmiştir. Sanatçı eğitim konusunda ailesinden destek görmesine rağmen resim eğitimi ve uğraşı konusunda tam bir destek görmemiştir. Resme olan ilgisi ve aşkı bütün engellere rağmen resim sanatını hayatında önemli bir yere yerleştirmiştir. Böylece resme olan ilgisi resmi onun hayatının odak noktası haline getirmiştir. Sanatçı ilk ve orta öğrenimini Van’da bitirdikten sonra yüksek öğrenim eğitimini Selçuk üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Resim İş Öğretmenliği bölümünden 2013 yılında mezun olmuştur. KARİYER BAŞLANGICI VE TARZI İbrahim Gündem kariyerine 2013 yılında başlamıştır. Sanatçı üniversite 4. sınıfta okumaktadır .Bu dönemde birçok ulusal resim yarışmasına katılmış ve birçok başarı elde etmiştir . Fakat resim çizgisinin belirginliğini gerçekleşmesi ve insanlar tarafından ilgi duyulduğu yıl 2021 yılı olmuştur. BAŞARILAR VE SERGİLER Sanatçı kariyeri boyunca sanat için verdiği mücadele ile birçok başarıya imza atmıştır. Ulusal anlamda birçok sanat etkinliğinde yer almıştır. Sanatçı beş kişisel sergi açmış ve uluslararası fuarlarda yer almıştır. Sanatçının birçok galeri ve müzayede evinde eserleri yerini almıştır. FUARLAR 2022 Art Ankara Çağdaş sanat fuarı 2023 İstanbul artcontac sanat fuarı SERGİLER IĞDIR HALK EĞİTİM MERKEZİ SERGİ SALONU 2015 VAN ATATÜRK SANAT GALERİSİ (İÇİMDEKİ BEN) 2020 VAN ÜVERCİNKA SANAT GALERİSİ( ASKIDA SU VE BOYA) 2021 VAN ATATÜRK SANAT GALERİSİ (BENİM DÜNYAM) 2023 YARIŞMALAR RH ART MAGAZİN YILIN GENÇ RESSAMI RESİM YARIŞMASI FİNALİST 2013 PEKER SANAT ÖDÜLLERİ RESİM YARIŞMASI SERGİLEME ÖDÜLÜ 2013 ÜMRANİYE BELEDİYESİ RESİM YARIŞMASI SERGİLEME ÖDÜLÜ 2013 9 .KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ RESİM YARIŞMASI SERGİLEME ÖDÜLÜ 2013 10 .KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ RESİM YARIŞMASI SERGİLEME ÖDÜLÜ 2013 PENDİK BELEDİYESİ PENDİK’TE ZAMAN KONULU RESİM YARIŞMASI SERGİLEME ÖDÜLÜ 2013 ŞEFİK BURSALI RESİM YARIŞMASI SERGİLEME ÖDÜLÜ 2023 BİR SERÜVEN OLARAK YALNIZLIĞIN ANATOMİSİ Sanat tarihi geçmiş ve gelecek izdüşümü incelendiğinde sanat birey ilişkisi ve etkileşimli durum bariz bir şekilde göze çarpmaktadır. Bu çerçevede sanatın insan için; insanın ise sanatı yaşama ve yayma ilişkisinin kuvvetli yapısını oluşturmaktadır. Sanat teriminin anlamı insanların kendini ifade etmek ve yaşantılarını bir sonraki nesle iletmek için kullandığı ve mağara duvarlarına çizilen argümanlarla başlamıştı. İnsanın doğadan bağımsızlaşması ve bununla birlikte güçlü bir yapıya bürünmesi ile estetik zevklerin başladığı görülmüştür. Fakat insan her ne kadar yaşamsal farklılığa kavuşmuş olsa da yine de içindeki duygu dünyasını yansıtma gereğini duymuştur. Böylece bir sorun olarak insan ; yine çözülmesi zor olan ve açıklanması gerekli olan bir insan faktörü ortaya çıkmıştır. Bu perspektif ile insan, içsel yapısını her an yansıtma gereğini duymuştur. Böylece ifade alanı olan; resim, müzik, edebiyat, tiyatro, sinema benzeri alanlar doğmuştur. Bu perspektif ile İbrahim Gündem’in resim anlayışını ele aldığımızda sanatçı duyguların sezgisel dışavurumculuk özelliğini çarpıcı bir şekilde ifade ettiğini görmekteyiz. Sanatçı kendi nezdinde tarzının bir duygusal dışavurumculuk özelliği olarak da vurgulamaktadır. Sanatçı içsel olarak birçok yaşantıyı içinde barındırmaktadır. Bunlar; dünyaya ilk göz açıp, hayatın sonuna kadar devam eden anılar ve anıların içinde hayat bulan yaşantılardır. Bu yaşantılar içerisinde birçok duygu yaşantısı oluşmaktadır. Bu yaşantı parçası olan yalnızlık faktörü sanatçının ilgi odağı olmuştur. Sanatçı insanların yalnızlığı her daim yaşadığı ve bu kıskaçtan kurtulmadığını dile getirmektedir. Fakat bu yalnızlık ,sanatçı için zevk alınması gereken ve yalnızlığın doruğuna kadar yaşanması gerektiğini, bunu insanın içsel dünyasında olumlu bir faktör olduğunu ifade etmektedir. İbrahim Gündem iç yaşantıları renklerin psikolojik etkileri ile birlikte vermeye çalışmaktadır. İnsanların iç dünyasındaki derin yaşantıları renklerin kullanımlarıyla ortaya sermektedir. Bunu yansıtırken de imgelerden yararlanmaktadır. İmgeler resimlerini adeta yaşam kaynağı ve tamamlayıcı unsur olarak durmaktadır. Kompozisyonlarında yerleştirdiği her imgenin insanın içsel dünyasındaki yalnızlık faktörünün adeta tanımı olarak durmaktadır. Sanatçının sezgisel olarak ortaya çıkardığı eserlerde yalnızlık duygusunun hava hareketlerinin yarattığı kompozisyonel etkilerin ortaya çıkmasında etkili olduğunu belirtmiş ve insanı o içsel dünyaya çekmeyi başarmıştır. Gündem yalnızlık konusunu işlerken daha farklı bir dünya düşlemektedir. Çünkü yaşadığı Dünya üzerinde zaman dilimi içerisinde anıların (yaşantı) içinde buhranlar yaşadığını ifade etmektedir. Bilinçaltında kalan her tortunun insan yaşamında tekrar edilebilir özelliğinin olduğunu ve bunun insanın iç yapısını derinden etkilediğini ifade etmektedir. Bu yaşantıların (anı) birçoğu psikolojik sıkıntılara yol açarken, bir kısmı da sadece yaşanan anları hatırlamaktan ibarettir. Sanatçı zaman içerisinde bilinçaltındaki korkuların dışa yansımasıyla büyük bir monofobik sorun ile karşı karşıya kalınması ile ruh yapısındaki tahribatların şiddetini vurgulamıştır. İşte sanatçının hem beden hem ruha ağır gelen dürtülerin yaşanması gerektiğini ve zevk olgusu haline gelmesini kompozisyonlarında işlemiştir. Gündem’in kompozisyonlarındaki imgeler ( tren, ev, elektrik telleri ) bu yalnızlık şemasının ana unsurlarını oluşturmaktadır. Belirttiği imgeleri psikolojik anlamları olan ve içerisinde duygusal anları barındıran hava perspektiflerini yerleştirmiştir. Gündem oluşturduğu resmin insan psikolojisinde büyük bir anlam kazandığı ve izleyiciyi resmin derinliklerine çektiğini düşünmektedir. Sanatçı tren imgesi ile zaman kavramını, ev (kulübe) imgesini; yalnız bir insan olarak ve elektrik tellerini ise geçen zaman içerisinde insan yapısının yaşadığı tüm duygusal bağlar olarak tanımlamıştır. Sanatçı ortaya çıkardığı eserler ile insan psikolojisine dokunduğunu ve bir psikiyatrist titizliği ile eserleri izleyicilerin duygularını sezerek resmetmiştir. Böylece çıkan eserlerin tamamı sezgisel ve duygusal bağlarla ortaya çıkmaktadır. Çizim öncesi herhangi bir planlama eserlerde mevcut değildir. Renkler hırçın ve bir o kadar da duygusal izlenimler vermektedir. Eserlerdeki renk perspektifi ise çarpıcı bir şekilde yansıtılmıştır. Bir diğer husus olan kompozisyonel perspektif ise yerli yerinde kullanılmıştır. Sanatçı yalnızlığın anatomisi ile yalnız bir insanın adeta ruhsal tomografisini çekmiştir.
Hasan KAVRUK(1918-2007)
Duralit üzeri yağlı boya
35x35
Hasan Kavruk, (d. 25 Şubat 1918, Akseki - ö. 29 Ocak 2007, İstanbul), Türk ressamı ve eğitimcisi. Çağdaş Türk resim sanatında lirik soyutlamacı anlayışın öncülerinden olan ressam, Modern Figüratif akımın en ısrarlı icracı ve takipçilerindendir.
1918 yılında şimdi Antalya'ya o zaman Konya'ya bağlı Akseki ilçesi sınırları içinde dünyaya gelen Hasan Kavruk, Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümünden mezun olduktan sonra birkaç yıl resim öğretmenliği yapmış ve çeşitli resim yarışmalarında bir defa ikincilik ve iki defa da birincilik ödülleri kazanarak Millî Eğitim Bakanlığı tarafından 1947 yılında Paris'e resim eğitimine gönderilmiştir. Paris'te André Lhote Akademisinde iki yıl, sürekli olarak André Lhote ile çalışmış, bu esnada Paris Güzel Sanatlar Akademisi'nde Fresk atölyesine de devam ederek Profesör Duco De La Haille'in yönetiminde Fresk ihtisası yapmış; bundan başka, soyut sanatın esaslarını öğrenmek için de Jean Lombard atölyesine devam etmiştir. Paris'teki eğitimi sırasında Fernand Leger, Pablo Picasso, ünlü heykeltıraş Zatkine, Léon Gischia, Maurice Estéve, George Dayez, Marcel Burton, Belle Enfant ve Bernard Buffet ile tanışmış, görüşmüş ve birçokları ile sürekli temas temin ederek fikirlerinden ve çalışmalarından yararlanmıştır. Bu temaslar sırasında; Paris'te çeşitli sanat galerilerinde eserlerini teşhir imkânını bulmuş ve 1948-1949 yıllarında yapıtları, Paris'te Uluslararası, Dünyaca ünlü Salon D'Atomneda sergilenmiştir.
1949 yılı sonunda yurda dönüşünü takiben Çapa Eğitim Enstitüsü Resim Atölyesi Şefi oldu. 1950 yılı başlarında İbrahim Çallı ve Mahmut Cuda ile birlikte Türkiye Ressamlar Cemiyeti'ni kurdu.
Dört yıl süreyle Eğitim Enstitüsü'nde Resim öğretmenliği yaptı ve bu arada birçok resim öğretmeni yetiştirdi. 1953 yılından başlayarak 1965 yılına kadar Millî Eğitim Bakanlığı Genel Müfettişliği görevini yürüttü.
İlki Ankara'da ve biri Toulouse biri Paris'te olmak üzere ve bir kısmı retrospektif pek çok sergi açmıştır.
1955 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce, yeni Meclis Binasına konmak üzere Bursa'ya ait tablolar yapmak üzere görevlendirilmiş ve Meclis Jürisince yapıtları kabul edilmiştir.
1963 yılında İzmir'de açılan Birinci Sanat Festivali'nde Resim dalında birincilik ödülü kazanmış ve bundan üç yıl sonra 1966 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Sanat Ödülü'nü kazanarak "Yılın Ressamı" seçilmiştir. Bu arada Tahran'daki RCD Sekreterlik Binası'nın tefrişi için yapıtı gönderilen beş Türk sanatçısından birisidir. 1968 yılının Eylül ayında da Türkiye Ressamlar Cemiyeti'nin düzenlediği Altın Baykuş Madalyası birincilik ödülünü kazanmıştır.
1947 yılından bu yana resimlerini Klasik Batı Müziği eşliğinde çalışan Hasan Kavruk, ilham kaynağı olarak Anadolu'nun bu somut manzaralarından Klasik Batı Müziği'nin soyut ve sembolik dünyasına da geçerek birçok yapıtlar ortaya koymuştur. Bu konuda yaptığı en önemli kompozisyonları, İzmir ve Ankara'daki Devlet Konservatuvarlarındadır. Buralarda sunulan yapıtların ana ilham kaynağı da yine Klasik Batı Müziği'nin en ünlü kişiliklerinden bazılarının sesleridir.
Yurt dışında; Afganistan, Amerika Birleşik Devletleri, Avusturya (Viyana, Linz ), Belçika, Bulgaristan, Cezayir, Çekoslovakya (Prag ), Fas, Fransa, Hollanda (Amsterdam ), Irak, İran, İsviçre (Linz,Lugano ), İtalya (Roma ), Kıbrıs, Makedonya (Üsküp ), Pakistan (Karaçi ), Romanya, Rusya (Moskova ), Tunus gibi yirmibeşten fazla sanat merkezinde eserleri sergilenmiştir. Ayrıca Brezilya'nın Sao Paulo kentinde 1967 yılında düzenlenen Bienale yapıtları seçilerek Türk resmini temsil eden sanatçılardan birisi olmuştur.
Ayrıca bugüne kadar Dünya'nın yirmiyedi ülkesinde karma sergilere katılmış, Türkiye'de ise 1940 yılından 1983 yılına kadar her yıl Devlet Resim Ve Heykel sergilerine ve birçok grup sergilerine katılmıştır.
Kurucularından olduğu ve 1965 yılından beri öğretim üyesi olarak çalıştığı İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu (şimdiki adıyla Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi)'ndeki görevinden 1982 yılında emekli oldu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün doğumunun yüzüncü yılı anısına birçok büyük tablo yapmıştır.
1967 yılında İngilizce öğretmeni ve çevirmen Nazan Seber ile evlenmiştir. Bu evlilikten Çağdaş adında bir oğulları vardır.
Sanatçı, 29 Ocak 2007 sabahı öldü. 31 Ocak'ta Karacaahmet Şehitlik Camii'nde kılınan cenaze namazı ardından, Karacaahmet Mezarlığı'na toprağa veridi.
Alev ÖZAS(1977-)
Tuval üzeri yağlık boya
50x50
Alev ÖZAS(1977-)
1977 yılında Istanbul’da doğan Alev Özas,
2002 yılında Marmara Üniversitesi Atatürk
Egitim Fakültesi Güzel Sanatlar Bölümü Ramiz Aydın atölyesinden mezun oldu. Devrim Erbil atölyesinde çalıştı.
2002-2016 yılları arasında birçok sergiye katılım gösteren sanatçı,
6 kisisel sergi olmak üzere çesitli karma sergilerde yer aldı.
Bu sergiler arasında; 2005 yılında Tüze Sanat Galerisi’nde,
“Devrim Erbil ve Genç Arkadasları” (karma sergi)
Aysegül Bayrak Sanat Galerisi, karma sergi (Devrim Erbil ile) bulunuyor.
Sanatçı Alev Özas çalısmalarına Istanbul’da devam ediyor.
Haydar EKİNEK(1967-)
Tuval üzeri yağlı boya
27x23
Haydar EKİNEK(1967-)
1967 yılında VAN Çomaklı köyünde dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini iskele yatılı bölge okulunda, lise öğrenimin’ ise Van Endüstri Meslek Lisesinde tamamladı. Orta ve lise dönmelerinde resim yarışmalarında birincilikleri oldu.
Sıra dışı çizgisi ile bilinen ressam, sürekli kendisini yenileyerek hem kendisini geliştirdi hem de meslektaşları arasında başarı grafiğini devamlı yükseltti. Dünyada ve Türkiye’de bir ilke imza atarak çivileri de fırça gibi kullanarak eşsiz ve farklı resimler ortaya çıkaran ressam özellikle bu alanda Türkiye’de çeşitli zamanlarda açtığı sergilerle de adından sık sık söz ettirdi. Sanatçının en büyük özelliği de doğduğu topraklardan kopmaması ve sanatın evrensel dilini, dünya insanlarıyla paylaşmasıdır.
Cumhur KORALTÜRK(1939-)
Tuval üzeri yağlı boya
70x90
Cumhur KORALTÜRK(1939-)
Denizci bir aileden gelen Cumhur Koraltürk, 1939 yılında doğdu. Uzun yıllar Babıâli'de matbaa ve basın ressamlığı yaptı. Ayrıca binlerce ambalaj dizaynına ve kitap kapağına imza atan Koraltürk'ün Babıâli'den ayrılışı, gazetelerin plazalara taşınmaya başladığı yıllara denk geliyor. Sonraları tamamen resim çalışmalarına ağırlık veren Koraltürk, ressamlığının yanında oldukça geniş bir denizcilik arşivine de sahip.
Osmanlı Bahriyesi ve Türkiye Cumhuriyet Donanması’nın onlarca savaş gemisi, Türk ticaret filosunda hizmet vermiş çok sayıda yük ve yolcu gemisi, şehir hatları vapurları Koraltürk’ün tablolarında yeniden hayat bulmaktadır. Koraltürk'ün kişisel koleksiyonların yanı sıra Deniz Müzeleri ve Koç Müzesi'nde de tabloları bulunuyor. Gemileri ve denizi bir tutku olarak niteleyen Koraltürk, gemi tabloları ve maketleri yapmaya hala devam ediyor.
İzzet Arda ONURSAN(1959-)
Tuval üzeri akrilik boya
50x40
İZZET ARDA ONURSAN (1959 - )
1959 yılında Balıkesir’de doğdu. 1978-80 yılları arasında Almanya, Avusturya ve İsviçre’de kalmıştır.1982 yılında Resim çalışmalarına başlamış olan sanatçı 1988 Yılında Gazi Üniversitesi Alman Dili Ana Bilim Dalı’ndan mezun olmuştur. Birçok kişisel sergi düzenlemiş olan sanatçı yanı sıra çok sayıda karma sergiye de katılmıştır.
Onursan’ın birbirine bağlı resimsel biçimlerinde, bunların ruhbilimsel olarak tüketilmiş olduğunu kanıtlayan göstergeler egemendir. Figüratif soyutlama çalışmalarıyla tanınan sanatçı yaşamını ve çalışmalarını İstanbul’da sürdürmektedir.
Abidin DİNO(1913-1993)
Kağıt üzeri çini mürekkebi
26x20
1930’lu yılların başında Nazım Hikmet’in şiir ve oyun kitaplarına kapak desenleri çizerek sanata başlayan Dino, 1933 yılında “D Grubu”nun kurucuları arasında yer aldı.
Dino, 1934 yılında sinema öğrenimi görmek üzere Rusya’ya gitti ve üç yıl kaldı. Bu süre boyunca Leningrad’da Eisenstein ve Yutkeviç’in yanında makyajdan dekora, rejiden senaryoya tüm yönleriyle sinema eğitimi aldı. Yutkeviç’in yönettiği “Madenciler” filminde çalıştı. 1937’de II. Dünya Savaşı nedeniyle Sovyetler Birliği tüm yabancı öğrencileri geri gönderince Leningrad’dan ayrılmak zorunda kalan Dino, Sovyetler Birliğinden sonra Londra ve Paris’e gitti. Paris’te ressam ve dekoratör olarak film çalışmalarında bulundu. Gertrude Stein, Tristan Tzara, Sergei Eisentein, Andre Malraux ve Pablo Picasso gibi dönemin önde gelen sanatçılarıyla dostluklar kurdu. 1939’da Türkiye’ye dönen Abidin Dino, 1941de Yeniler Grubu’nun kurucu üyeleri arasında yer aldı. Çeşitli dergilerde çizgi ve yazılarıyla halktan yana, gerçekçi bir sanat görüşünü savunan Dino, çizgi ve desenlerin ön plana çıktığı resimlerinde işçi ve köylü tiplerini özgün bir üslupla işledi. Başlangıçta Picasso’nun etkisinde kalan sanatçı, daha sonraları yapıtlarında özgün ve yerel bir senteze ulaşmıştır. Yeniler Gurubu’nun Liman çevresindeki balıkçıları konu alan ilk sergisini açtığı 1941 yılında Abidin Dino, siyasi nedenlerle önce Mecitözü-Çorum’a, sonra Adana’ya sürgüne gönderildi. Adana’da Türk Sözü gazetesini yönetti. “Kel” adlı bir oyun yazdı, ancak oyun hemen toplatıldı. Çukurova’nın pamuk işçilerini konu alan resimler yaptı ve heykel ile ilgilenmeye başladı. 1952’de yurt dışına çıkış yasağı kalkınca kesin olarak Paris’e yerleşti. Fransa, Cezayir, Amerika gibi değişik ülkelerde sergiler açtı. Fransa Plastik Sanatlar Birliği onur başkanlığı ve New York Dünya Sanat Sergisi danışmanlığı gibi görevlerde bulundu. Türkiye'deki ilk kişisel sergisini 1969’da açarak Paris çalışmalarının bir bölümünü sergiledi. 1979 yılında Fransız Plastik Sanatlar Birliği’nin Onursal Başkanlığı’na seçildi, 1989’da Fransız Kültür Bakanlığı’nın Sanat ve Edebiyat Altın Şövalye Nişanı ile ödüllendirildi. Zaman zaman Türkiye’de kişisel sergiler açan Abidin Dino’nun sergileri arasında “Eller, Parmaklar, Acılar, Acayipler, Tedirginler, Domatesler” başlıklı sergisi (1984, İstanbul) ve “Bu Dünya Sergisi” (1987, İstanbul) vardır. El motiflerinden oluşan heykeli 1993”te Maçka'ya yerleştirilen sanatçı aynı yıl, “Biçimden Öte” ve “Acıyı Çizmek” adlı kitaplarını yayımladı.
Bu resimlere bakarken doğayı düşlemeyin.
Bu resimlere baktıktan sonra doğayı düşleyin.
Yalnız gözleriyle değil elleriyle gören ressamlar da vardır.
Abidin, onlardandır.
Bu nedenle olsa gerek sayısız el resmi çizmiştir. Ellerden hiç kurtulamamıştır.
Gören organın (elin) kendi kendini yaratması görünür kılması-
Abidin'in Anadolu dervişlerine olan tutkusunun, bunda bir payı olmalı.
Bu kez, bu resimlerde gören el göründüğü değil düşlediğini çiziyor.
Ama düş de görülür değil mi?
Coşkuyla yapılan resimler vardır.
Dalınçla yapılan resimler vardır.
Düşünceyle yapılan resimler vardır.
Düşleyerek yapılan resimler vardır.
Ressamın gözünü açıp yaptığı resimler vardır.
Ressamın gözünü kapayıp yaptığı resimler vardır.
Abidin'in resimleri tüm bunları kapsamak ister gibidir.
Ferit Edgü, Eylül 1989 Berlin
Abidin Dino, MD Galeri
"Gözün Belleği" yazısından:
... Abidin'in resimleri, daha az uçucu bir doğrudan, zaman ve mekân içinde ötelerden gelen ödünsüz ihtişamlarını seriyorlar ortaya. Çizmekten ve çoğaltmaktan hoşlandığı labirentlere bakılırsa, hiç kuşku yok ki bunlar çözümleri elimizde olmayan şifrelerle, anlamlarla yüklüdürler. Büyük bir istifin ortasına kondurulmuş yaralı, apaçık, geniş bir yarıktan. Eğer soyuttan salt düşünsel bir davranış anlaşılıyorsa, soyut kalmaları istenmiş nişan tahtalarından. Mavi bir gökyüzü dörtgeni üstüne açılan pencere ve mazgal deliklerinden. Özgürlük çağrısına yönelik açılan kıvrımlı, muhteşem kapılardan. Kimi surların tepesinde dalgalanan o küçük kızıl bayraktan. Renkler de bir şifreye ait olabilirler, perde perde kahverengi, ağır başlı, kesin sınırlı düzeylerden. Ama asıl bir ustalıkla bir boz-sarı, ya da turuncuyu patlatmasını biliyor bu komşuluk. Ve nasıl da insanlıktan yoksun bir dünyayı, mor ve pembeler sevecenlikle ılımlıyor. Fakat akla yakın olanla yetinmeli mi? Bu harika yapıların arkasında, coşkun bir sıcaklık, bir cana yakınlık sezinleniyor. Bu sadece bir varsayım. Yalanlasın bizi sanatçı bunu göze alıyorsa. (Jean-Marie Dunoyer, Le Monde, 4 Haziran 1977.)
Krikor Zarifyan(1934-2013)
Karton üzeri yağlı boya
25x35
Krikor Zarifyan (d. 1934 -ö. 2013 İstanbul), Ermeni kökenli ressam
1934 yılında İstanbul’da doğdu. Beyoğlu Mıhtaryan ve Harbiye’deki Pangaltı Lisesinde okudu. 1947-1951 yılları arasında İtalyan Ressam Jozef Pelegrini’nin atölyesinde çalışma imkânı buldu. Paris, İsveç, İsviçre, İtalya ve Amerika’da sanat müzelerinde araştırma ve incelemelerde bulundu.
Ömer VARDAR(1961-)
Tuval üzerine yağlı boya
66x77
Ömer VARDAR(1961-)
1961 yılında doğan Ömer Vardar, çalışmalarında sınır tanımaksızın her konuda gelişme sağlama amacı olan bir sanatçı olarak; belli konulara bağlı kalmadan, o an içinden gelen isteğe ve duygulara bağlı resim yapmayı ilke edinmiştir. Kendini sınırlamaktan kaçınan sanatçı, çalışmalarına İstanbul'daki atölyesinde devam etmektedir.