Kağıt üzeri yağlı boya
37x58
Sabri AKÇA(1936-2022)
1936 yılında Eskişehir'in Seyitgazi ilçesi Sancar köyünde dünyaya geldi. 1948 yılında Çifteler Köy Enstitüsü'nü (Hamidiye Yerleşkesi) bitirdi. 1951 yılında yetenek sınavını kazanarak İstanbul Çapa Resim Bölümü’ne başlayan sanatçı, bu hadiseyi şu şekilde anlatmaktadır: “Bir şans doğdu. İstanbul’da, Çapa Resim Bölümü, bütün yetenekli çocukları alıyormuş. Ben de o sınava girdim ve kazandım.” Burada Hasan Kavruk ve İlhami Demirci ile çalışan Akça, Selahattin Taran'ın yanında eğitimini sürdürdü.
Daha sonra Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü’ne devam etmiş ve 1957 yılında mezun olmuştur. Kastamonu’da ve Yozgat Akdağmadeni Lisesi’nde 10 yıl resim öğretmenliği yapmıştır. O yıllarını “O zamanlar Güzel Sanatlar Akademisi’ne 35 öğrenci alıyorlardı, ben 15 kişi okutuyordum, 15’i de Akademi’yi kazandı. Dolayısıyla da okuldan ayrılmam çok güç oldu; çünkü orada herkes beni çok sevmiş, çok benimsemişlerdi.” sözleriyle anmaktadır.
Çok sevdiği resim öğretmenliğine Kastamonu'da başlayan Akça, Yozgat’taki öğretmenliği sırasında da birçok sanatçı yetişmesinde büyük rol oynadı. Bu liseden sonra Şereflikoçhisar Lisesi, Aydınlıkevler Lisesi, 1978 yılında da Gazi Üniversitesi’ne geçti. 1978 yılında, mezun olduğu Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümüne hoca olarak geri dönmüş oldu ve ülkemize aralarından birçok ressamın da yer aldığı resim öğretmenleri yetiştirdi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1939 yılından beri gerçekleştirilmekte olan Devlet Resim ve Heykel Yarışmalarına henüz öğrenciyken katılmaya başlayan katılan sanatçı, 41. DRHY’de “Mutluluk Ortamı” eseri ile Ödüle layık görülmüş, 42. DRHY’de “Bizim Doğa”, 43. DRHY’de “Doğam”, 44. DRHY’de “Höyüklü Köy”, 45. DRHY’de “Sıcak Ağaçlar” ve 46. Devlet Resim ve Heykel Yarışması’nda “Yarım Kalan Beste İçin” eserleriyle sergileme almıştır.
İlk kişisel sergisini 1982 yılında açan Sabri Akça’ya 1984 yılında Kültür Bakanlığı tarafından “Sanata Hizmet Takdirnamesi” verilmiştir. Ayrıca Avrupa, Amerika ve Türkiye'de özel koleksiyonlarda eserleri ve çok sayıda ödülleri bulunmaktadır. 1984 yılına kadar Gazi Üniversitesi’nde görev yapan sanatçı, emekli olduktan sonra sanatsal çalışmalarını sürdürmüştür.
Sabri Akça bir söyleşide “Kar resimleri yapma nedenim de çocukluk yıllarıma dayanır. Yazın o kadar çok ırgatlık yapardım ki; çok yorulur ve kışı beklerdim. ‘Kar yağsa da artık ırgatlık yapmasam, dinlensem’ diye. Kar resimlerim kış özlemimdendir.” diyerek kış manzaralarının kişisel yaşamındaki yerine değinmiştir. “Kış resimlerimde; yürüyen, duran kadın figürleri görürsünüz. Onu da annem olarak düşünürüm hep. Diğerlerini de teyzelerim, halalarım, bana yardım edenler diye düşünürüm. Onları koyarken, sanki annemle diyaloğa geçiyormuşum gibi hissediyorum. Benim için çok özeller.”
Sanatsal yaşam çizgisinde köy enstitüsünde geçirdiği yılları ayrı bir yere koyan sanatçı, bu dönemini “Eskişehir Çifteler Köy Enstitüsüne girmek hayatımın en önemli başlangıcıdır. Orada bölüm seçerken hemen resim öğretmeninin arkasına geçtiğimde cebimde kömür parçaları vardı. Beyaz badanalı köy odalarının duvarlarına hayvan figürleri, av manzaraları yapmak en büyük tutkumdu zira. Okulda ceza alan çocukların deforme, komik resimlerini yapardım, yaptığım şeylerin karikatür olduğunu çok sonra öğrendim” sözleriyle anlatmaktadır.
Suluboya ve yağlıboya tekniğinde yaptığı, sert ve hızlı fırça kullanımıyla uzaktan geniş açıyla ele aldığı eserleri dikkati çeker. Ona göre “Bir sanatın evrensel olabilmesi için, önce yöresel olması gerekir. Ondan sonra millî olur ve nihayet evrenselleşir. Anadolu baştan ayağa büyük bir tablodur. Önce kendi topraklarımızı anlatmamız gerekir.”
Eserleriyle ve yetiştirdiği öğrencileriyle Türk resminde ayrıcalıklı bir yeri olan duayen sanatçı Sabri Akça, 8 Temmuz 2022 günü 86 yaşında Ankara’da hayata gözlerini kapamıştır.